26 Kasım 2016 Cumartesi

Affedin...




Elinizi kestiğinizde duyduğunuz o ince sızıyı kalbinizde duymaya başladığınızda sanırım hayattan bir ders daha alıyorsunuz. Üstelik hayat vücudunuz kadar insaflı da olmuyor. Elinizdeki yara kapanırken kalbinizdeki iz bırakıyor. Ve ize ne zaman dokunsanız acıtıyor...


Direk girdim konuya kusura bakmayın. Yine içimde söylemek istediğim binlerce kelime ve bunları toparlayamadığım dağınık bir kafam var.

Her insanın hayatı boyunca sınandığı dertleri vardır. Ama mutlaka herkes bir şeylerle sınanır.  Herkesede kendi derdi en ağırıdır,  acıların en fenasıdır...

Kimisi açlıkla,  kimisi hastalıkla, kimisi ölümle, kimisi aşkıyla vs...

Benim ilk sınanışım ölümle oldu... Belki bu yüzdendir bazen insanlara ölüm kadar soğuk davranışım ve soğuk duruşum... Ve ölümü bilen birisi olarak insanlara ne kadar kızarsam kızayım kızdıklarımı içime atışım... Çünkü yarın ölüm var ve bugün sevdiğim birisine kızdığıma yarın ona sarılamayacak olabilme ihtimaline karşı pişman olma korkusu...
İşte bu duygu çok karmaşık bişey... Sinirden köpürürken karşındaki kişiye elbet sinirinin bir gün geçeceğini bilmek ve geçtiğinde onu yerinde bulamamak...

Küçük bir alıntı paylaşacağım şimdi sizinle ;


Bir aksi durumda yukarıda okuduğunuz mesajlardır. İnternetten alıntı olan bu yazıların doğruluğu tartışılır... Ancak böyle bir durum yaşamanız olasıdır... 
Kızdığınız bir sevdiğiniz
Sevdiğinizi söylemeye cesaret edemediğiniz bir kişi 
Gurur yaptığınız 
Ve ya 
O gelsin o arasın diye inat ettiğiniz bir sevdiğiniz olabilir...
Yarın kızgınlığınız geçtiğinde, cesaretinizi topladığınızda ya da gururunuzu ve inadınızı yendiğinizde ve siz hiç farketmeden onu yine kalbinizde istediğinizde koşup onu bulabileceğiniz ne malum... 
Ölüm gerçeğini unuttuğumuz bu dünyada birbirimize sırtımızı dönmek niye? 

Sözüm bazıları için gerekli değil tabi...  Yıllarca kırılmış, üzülmüş ve kızmış olup dediğim gibi sevdiği insanların kapısında göz yaşlarıyla yarın ölüm var diye hüngür hüngür ağlamışta olabilir ama karşınızdakinden ters tepki almışta olabilirsiniz. 
Siz yüreğinizin güzelliği ile parlayan güneşi göz yaşlarıyla sulayıp içinde gökkuşakları açtıran güzel insanlar bir gün pes edip o kapıda yatmaktan yorulup yüreği bitap düşüp taşlaşmışta olabilirsiniz... Hayat bu yinede vazgeçmeyin ve elinizden gelen herşeyi yaptıktan sonra bekleyin derim...

Hayat acımasızca kirli bir bıçakla söküp aldıklarını elbet bir gün sabrettiğiniz takdirde altın tepsilerle sunacaktır... 

Belki yazımı karmaşıklaştırmış olabilirim. Ama uzun lafın kısası şu;

Affetmek herkesi, herşeyi, küskünlükleri geride bırakmak, öfkeyi söndürmek, belkide en iyisi. Mutsuzluklara, kırgınlıklara konsantre olmak yerine,
 içindeki mutluluğu bulmak. Ona tutunmak ve affetmek... Neyse ne yaşıyoruz işte... bu yüzden yaşarken sevdiklerinizi kaybetmeyin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder